| Bağlantılarım |

YaQuza| Resimler| Klipler| Videolar | Linkler| Blogum| Bilgiç| Mizah| Oyun| AsHilL Sohbet

0 0

Gencin Kendini Aramasında Felsefenin Rolü

Daha yazımın başlığından dayandığım temel varsayımlar ortaya konabilir :
1. Felsefe, yaşamada bir iş görür, yaşamaya uygulanır.
2. Genç kendini arayan bir insandır.
3. Felsefe, kendini arayan gence yardıma olur.
Şimdi, görüşlerimi, bu kısa yazımın sınırlan içinde açıklayıp, tartışarak sa-
vunmaya çalışayım.

Gence katkıda bulunacak felsefe nasıl bir felsefedir? Çok engin bir yürek
aşıyorum burada, neredeyse, "hangi felsefe olursa olsun" deyivereceğim. Yal-
nız, bir yandan da kolay bağışlamaz bir tutum içindeyim: Hangi felsefe olursa
olsun, neyin felsefesi, kimin felsefesi olursa olsun; yalnızca ciddi, içten, haddini
bilen, eleştiriye, kültürün diğer alanlarına (bilime, sanata, değişik yaşama bi-
çimlerine...) açık, dert edindiği sorunları elden geldiğince kuşatıcı bir biçimde
ele alan bir tavrı, bir tutumu taşımalı.

Bana, felsefeyle, dünya görüşü ayınmı yapmadığım suçlaması ileri sürülebi-
ir. Evet, bu ayırımı yapmıyorum. Felsefe, yalnızca, çok sınırlı sayıda uzman
kişilerin, bilgiç akademisyenlerin tekelinde değildir. Doğrusu, yazık ki, çoğun-
ukla öyledir ya; ben olmamalıdır, diyorum. Bunu demek de zorundayım, yoksa
yaşama sorunlarının tartışılmasında felsefeci olmayan, felsefenin yüzyıllardır
biriktire geldiği onca hacimli yükünü çekemeyen gençlere yararından söz ede-
mem. Üstelik teknik anlamıyla felsefeyi özümseyebilmek, bir ölçüde çok uzun
ıllar gerektirdiği için, hiç değilse, biyolojik anlamında, felsefeye gönül vermiş
kişilerin orta yaşlılığında, giderek sağlıklı yaşlılığında başarabileceği bir iştir.
Felsefe dile getirilmeye çalışılan düşüncelerle yürütülür. Daha önce bu adla
apılmış çalışmalardan etkilenir. Kültürün diğer alanlarından, örneğin bilimden,
anattan, dinden, teknolojiden izler taşır. Zaman zaman biri ya da bir kaçı
egemenlik kurar gibi olsa da, "felsefeler" olarak etkinliğini sürdürür. Dikkat
din, felsefeyi tanımlamaya, değişik felsefi görüşleri, felsefeleri, Felsefe adı al-
nda toplayabilmemizi neyin sağladığı gibi sorulara girmiyorum. Yazımın ko-
nusu açısından, felsefenin geçmişini, görebildiğimce şimdiki durumunu göz
önüne alarak, felsefe etkinliğinin bazı özelliklerini vurgulamak istiyorum. Bu
özellikler, birer saptama olmanın ötesinde, beklentilerimi de, özlemlerimi de
dile getiriyor.

Kimi çağdaş felsefecilerin de söylediği gibi, felsefe kendini konu edinebilen
bir uğraştır. "Felsefe nedir?" "Nasıl bir etkinliktir?" "Nasıl olmalıdır?" gibi soru-
larla uğraşabilir. İç hesaplaşmalarla dolu bir eyleme biçimidir. "Ne yapıyo-
rum?", "Ne demek istiyorum?", "Neredeyim?".. Namuslu felsefecinin böyle so-
rularla gece uykuları bölünmüş olsa gerekir.
Felsefeci kendi kendisiyle, başka felsefecilerle tartışır. Hesaplaşır. Eleştirir.
Eleştirileri eleştirir. Önemli bulduğu eleştirilerden etkilenir.
Dille, kavramlarla yürütür uğraşını. Onlarla, öğrenmeye, anlamaya, açıkla-
maya uğraşır.

Buraya kadar, felsefenin belirlediğim özellikleri, bilimin de özellikleri ola-
rak sayılabilir. İkisini ne ayırır sorusunu sormayacağım. Büyük bilim adamları-
nın çoğunun büyük felsefeci olduğu söylenir. Kuşkusuz bu iki alan tarih bo-
yunca iç içe olmuş. Giderek, bilimlerin felsefeden kopup bağımsız çalışma
alanları oluşturduğu ileri sürülürse de, felsefenin yine de bu alanların bir çok
kavramlarında, bu kavramlarla ilgili ortaya çıkan sorunlarında etkisini
sürdürdüğünü söyleyeceğim. Daha da ileri gideceğim. Hiçbir yaşama alanı, ya-
şama biçimi yoktur ki., felsefece sorgulanmasın. İnsan kavramlar olmadan
düşünemiyor. Anlayamıyor. Sezgisel, mistik anlama gibi başka türlü anlama bi-
çimleri de olduğu ileri sürülebilirse de, bu anlama biçimleri üstüne de felsefece
düşünebiliriz. Bu düşünmemizi, anlamamızı, yorumlamamızı, sorgulamaya baş-
ladığımız anda, bilim ve felsefe kaçınılmaz oluyor. Bilim yetmiyor. Sınırlan var.
Felsefenin de sınırlan var. Felsefe bilimi konu edebiliyor. Yargılayabiliyor. İl-
ginçtir, bilim de felsefeyi ele alabiliyor. Örneğin, felsefe ürünlerinin, felsefe
metinlerinin dilbilimsel incelemesi^ felsefeciler topluluğunun sosyolojik, incelen-
mesi gibi. Felsefenin alanı yine de bilimin sınırım aşabilir. Olgulara bağlı olma-
yabilir. Felsefenin bir olanak araştırması olduğu söylenmiştir. Bir ölçüde katılı-
yorum. Aslında bu yazıda felsefe-bilim ilişkisi üstüne tartışmaya girmek iste-
miyordum. Eksik söyleyeceğim için yanlış anlaşılacağından korkuyorum. Yanlış
anlaşılmak, bu alanlarda çalışanların sık başına gelen bir şeydir. Bu konu
üstünde durdum, çünkü gence katkıda bulunacak olan felsefenin taşıdığı bilim
etkisi, bilimle olan ilişkisi belirtilmeliydi.

Özetleyeyim, yenileyeyim: Felsefe-yaşama, dil-yaşama, kavram-yaşama, ke-
sin ayırımını yapmıyorum. Bu kavram çiftleri arasındaki ilişkilerin tartışılmasını
bu yazımda yapmayacağım. Felsefe kaynağını yaşamada karşılaştığımız sorun-
larda buluyor. Bu sorunlan anlama, yorumlama, kavramlaştırma, bu kavramlaş-
nrmayı düzenleme, eleştirme çabası. Bu çabayı da inceleme çabası. Öyleyse,
yaşamadan gelen felsefe yaşamada uygulanabilir. Tek tek yaşama sorunlan,
belli felsefe çerçeveleri içinde, kavramsal çalışmalarla ele alınabilir. Genç de
sorunlar yumağı genç de felsefeleyebilir yaşayışını.

Kimdir genç? Öğrenendir. Kendi kültürünü, kültürleri, doğayı, kendin
gövdesini, kendi ruhsal özelliklerini.

Bu öğrenme sürecinde, kendini, toplumdaki yerini, dünyadaki yerini sorgu
lar. (Sorgulamalıdır!) Kimisi çabucak bulur. Kocar. Kimisi arar. Bulan koca
mayabilir. Bulduğu inançlarını, kafasında oluşturduğu görüşleri, sürekli sınıyo
yargılıyor, diğer görüşlerle hesaplaşıyorsa, genç kalır. (Biyolojik yaşla, düşünce
yaşını ayırabiliriz diyorum. Onbeş yaşında yaşlılarla, yetmiş yaşında gençler
olabilir.) Aramak her zaman sağlıklı olmayabilir. Şaşkınlığa düşmeyi, kararsızlı
ğı, arama saymıyorum. Neyi, nasıl araması gerektiğini hiç değilse geçi
görüşler içinde bilmelidir.

Genç umuttur da. Aramasında, buldukları, içinde olduğu kültürün devin
mesine, canlanmasına, diğer kültürler içinde etkin olmasına yol açabilir. Kendi
ni arayan genç, kültürünü de arıyordur. Tarihini, inançlarını, geleceğini arıyor
dur. Toplumunu arıyordur. Elbet belâsını değil, mevlâsını, inançlarını, bu
ölçüde tartışmaya açık inançlarını bulacaktır. Doğrusu, felsefenin işlevi bu o
malıdır.

Felsefe, bir hesaplaşma, açıklama, tartışma, anlama çabasıdır, dedik. Ara
yan genç, bilimin verileriyle kendini rahatsız eden sorunlara yaklaşacaktır. Kar
şı karşıya kaldığı durumların olgusal incelenmesini bilimle yaptıktan sonr
kültürün diğer etkenlerini de, geleneklerini, tarihini, sanatını, dinini, siyasal tar
tışmalarını, felsefeyle araştıracaktır. Felsefe seçenekleri araştırma olanağım ve
recektir ona. Ne gibi yollar önümde? Kararımı nasıl vermeliyim? Yollar, deği
şik seçenekler bilimle tüketilemez. Kültürün değişik alanlarında, yaşama biçim
lerinden gelen seçenekler de vardır. Bunları aşan olanaklar da vardır. Genç bu
olanakları düşüncesinde tasarlayabilecektir. Felsefe, anlatmaya çalıştığım anlam
da, ona bu engin olanaklar evrenini açacaktır.

Nasıl başaracaktır felsefe bu işi? Bütün bilimlere, kültürün diğer alanların
genişlemesine ilişkileriyle bakabildiği için, kavram çözümlemelerini, anlam araş
tırmalarını bilimler arası ortamda, bilim - kültür, kültür - yaşama ilişkilerin
felsefe tarihinden gelen birikimiyle yapmaya çalışarak başaracaktır. Felsefeni
insanın tarihinde önemli bir yaşama birikimi oluşturduğunu unutmayalım.
Peki, genç bu birikimi nasıl kavrayacaktır? Felsefeyi anlamaya çalışmak
sorunlarla dolu gencin sorunlarını daha da arttırmayacak imdir? Bir kez, genç
felsefeyle sorunlarını çözmeyi isteyecektir. Felsefeden beklentileri olacaktır. Fel
sefeyi anlayabilen bir kafa yapısı taşıyacaktır. Bu nitelikleri yoksa, felsefe ona
beklediği anlamda yardıma olamaz. Yine de bu gencin felsefe öğrencisi olma
gerekmez. Binlerce yıllık felsefe tartışmalarını meslekten biri gibi kavramış ol
ması gerekmez. Felsefece düşünme tavrım sınırlı bilgisiyle de edinebilir. Felse
feyi duyabilir. Sezebilir. Genç kalarak yaşı ilerledikçe, genç bu duyduğunu, fel-
sefeye yakışır biçimde yargılayabilir, temellendirebilir.

Genç seçecektir. Seçtiğini yargılamada, kavramsal temellendirmelerini at-
mada, kendi kendisiyle hesaplaşmada, yine felsefe, olgusal bilgiyi bilimden
(örneğin, karar verme kuramlarından) almak üzere yardıma olabilecektir.
Genç bu aramasında, seçmelerinde, ayaklan üstünde, kolay çözümleri yeğleme-
den, yılmadan, dirençle yürüyecektir. Eleştiriye açıklık kadar, belki çelişkili
görünecek ama, bulduğunda, sezdiğinde ısrar, gencin kendini sağlıklı biçimde
aramasında çok önemlidir.

Burada, "felsefe" sözünü belirsiz bıraktığını için açıklama yapmam gerek.
Felsefenin yaşamada işe yaramayacağını ileri süren "felsefeler" de vardır. Baş-
taki varsayımım felsefenin işe yarayacağı idi. Bu inancım, felsefenin başka
görüşlere, kendi çözüm biçimimizden başka çözüm biçimlerine duyulan
hoşgörüden, onları anlama çabamızdan kaynaklanıyor. Felsefe, tarihinde ve hâli
hazırda tümüyle öyle olmasa bile, karşılıklı konuşma, tartışına, diyolog, etkileş-
me, haberleşme olanağını veren bir kültür etkinliğidir. Böyle anlaşılan felsefe,
değişik görüşlere, yaşama sorunlarına sevgiyle yaklaşan (çünkü, bir anlamıyla,
sevmek anlamaktır.), eksik ve özürlerini düzelten, özellikle gencin en çok ge-
reksinme duyduğu yaşama sevincini veren bir uğraş olacaktır.

Bilimle ya da felsefeyle uğraşanların yaşamanın çetin sorunlanndan kaçan-
lar olduğu da ileri sürülmüştür. Felsefe çalışmak, bu anlamda, koruyucu bir sı-
ğınak mıdır? Kaçış mıdır? Öyleyse, felsefe yaşama sorunlarının üstüne gideme-
yecek demektir. Demiştim. Bu bir tavır, belki de bir kişilik sorunudur. Kendi-
nin üstüne gitmek istemeyene, sığınak arayana, ruh hekimliği açısından
"yüceltmeler" sağlaması, ana rahmi özlemiyle özdeşleştiribileceğimiz, kavramlar
dünyasından yaratılabilecek "kuruntu" dünyası ortaya koymasıyla felsefe böyle
yorumlanabilir. Benim bu yazıda kaygım, zaman zaman sığınsa da, sığmağının
içinde bulunduğu günlük yaşamanın dertlerine-, acılarına, onlan- anlayarak, yo-
rumlayarak, yürekliliğiyle üstüne üstüne gidebilen gencin yaşadığı felsefe etkin-
liğini vurgulamak.

Yine, felsefenin yaşamanın uzağında, bir "uyduruk", bir "yanılsama" oldu-
ğunu ileri süren görüşler var. Bu görüşe göre felsefe sorunları, yaşama sorunla-
rından kopuktur. Felsefeciler, yaşamda hiç işlevi, yeri, işlerliği olmayan bu
"oyunlarında", dilin "hapisanesinde" çırpınıp dururlar. Dili, "yanlış", yaşamada
yeri olmayan, çarpık kullandıkları için, kendi kendilerine sorunlar çıkarırlar.
Dilin yaşama içinde kullanışlarını göstererek, onlan, felsefe denilen "belâ"dan
kurtarmış, tedavi etmiş olursunuz. Ayrıntılarına, nedenlerine girmediğim bu an-
layışın ruh hekimliği çalışmalarıyla ilintileri var. Aynca, felsefe "aldatma-
ca "sının siyasal yanının da vurgulandığını görüyoruz çağımızda.
Eğer felsefe bir aldatmaca, bir kuruntu, bir yanılsama ise, felsefeden kaç-
mak değil, bu durumu ortaya çıkaran etkilerin irdelenmesiyle felsefeye felsefey-
Je yaklaşmak gerekir. Dert feisefenin derman da felsefenindir. Gence ruh sağ-
lığı, coşku, heyecan verecek felsefe, kendi iç sonınlannı saklamayacak, bu iç
sorunlarına çözüm çabalarıyla gence ulaşacaktır.

Dikkat : Felsefe her derde deva Lokman Hekim'Lı ilacı depdir. Her soru-
nu da çözmez. Çözüm, yaşama ustalığında, yasama becerisinde yaüyor. Yaşa-
ma ustalığı için, bilime, felsefeye, kültürümüze, kültürlere duyduğumuz duyarlı-
ğın yanında, başka erdemler de gerekiyor. Genç, bilge felsefecilerin yaşamaları-
nı örnek alabilir, burada. Doğrusu, felsefenin yaşamada nasıl kullanabileceğini
bu işi becerebilmiş yaşama ustası felsefeci büyüklerinden görecektir. Yoksa, fel-
sefe iç karartıcı kavram tartışmalarından öteye gidemez. Çoklarının ileri
sürdüğü gibi, yaşamayla ügisi olmayan kuru bir meslek alam olur.
Türk kültüründe gençlerimizin örnek alabileceği yaşama ustası, bilge felse-
fecilerin ortaya çıkması, kendini arayan gençlerimize felsefenin önemini anlat-
mada en büyük destek olacaktır. Bu konuda umutsuz değilim.

Yaşama ustalığı, felsefesiz de edinilebilir; ben, felsefeyle nasıl gerçekleştiri-
lebilir, bunu tartışıyorum. Bu "fe!sefe"ye hangi felsefe olursa olsun diyorum
ya, belli bir anlayış, tutum, çaba içindeki felsefenin yardımından söz ediyorum.
Çok "teknik", kavram çözümlemeleriyle, mantıksal cambazlıklarla dolu, kılı
kırk yarmalar taşıyan belli bir felsefe yapma biçimi bile, anlatmaya çalıştığım
bir tavır ve yaşama tutumu ile, şu ya da bu biçimde dayandığı somut, tarihsel
kaygılar belirtilerek, gencin düşünmesine, bir düşünce esnekliği kazanmasına,
bununla karşısına çıkan değişik durumlan tartmasına, değerlendirmesine, edin-
diği bilimsel, kütürel, eğitimi yorumlayıp, eleştirmesine yardıma olabilir. Yaşa-
mada bizim yanımızda olacak felsefe, bize başka felsefelerin varlığım unuttur-
mayacak felsefe olmalıdır. Doğrusu, hangi felsefeyi savunursak savunalım, sa-
vunduğumuzun seçeneklerini, savunduğumuza aykırı yollan, farklı yaklaşımları
örtbas etmemelidir. Değişik felsefe yapma biçimleriyle tanışıklık, ufkumuzun
genişlemesine, hayal gücümüzün gelişmesine katkıda bulunabilir.

Felsefenin hazır çözümleri yok. Reçeteler veremez. Konuşur. Konuşturur.
Dinler. Söyler. Değişik seçenekler önerir. Peki, dünya görüşü - felsefe ayırımı
yapmadığımı söylüyorum, oysa, dünya görüşlerinin mutluluk reçeteleri yok mu-
dur? Reçetenizin farkında mısınız? Başka reçetelerle karşılaştırabiliyor musu-
nuz? Var olan reçetelerden farklı reçeteler de verilebileceğini düşünerek, bu
reçetelerle de hesaplaşabiliyor musunuz? Reçetenizi bulandırmadan, açık seçik,
sevabı ve günahı ile ortaya koyup, tartışarak, buna inanıyorum diyebiliyor mu-
sunuz? İşte, tarihsel birikimiyle felsefe, bu hesaplaşmanızda, karşılaştırmanızda,
inançlarınızın bedelini ödeyerek, yani, onların görebildiğinizce diğer inançlar
içindeki yerini görebilerek, görüşlerinizi ortaya kovuşunuzda sizinle olacaktır.
Özlediğim felsefe, değişik felsefelerle beslenen, tartışan, eksik ve gediklerini
gören, buna rağmen inanan kaçınılmazlığını vurgulayan bir felsefedir. Açıktır.
Saklamaz, içtendir. Bu tavır, değişik yaşama durumlarıyla karşılaşan gencin ya-
şama ustası olmasına yardıma olabilir, ama, yaşama ustalığını garantileyemez.
"Neden garantileyemez?" sorusuna, bu tavırla kendini arayan gencin kendisi
yanıt bulmalıdır.

Bitirirken, biraz duygulu biçimde de olsa, görüşlerimi yineleyeyim :
Felsefe ne işe yarar? Sorunlarımızın üstünde konuşabilmeye, sorunlarımızın
kavramlarla ilgili köklerine inmeye, kavramlarla yaşama arasındaki ilişkiyi anla-
maya, kendimizi aramaya, bu arayışta, bilimin bize söylediklerini araştırıp, tar-
tışmaya, kısacası kendimizle, dünyayla açık seçik hesaplayabilmeye, konuşabil-
meye yarar.
Felsefe genç kalmaya yarar.

Hiç yorum yok:

0

0
Program ve Dosya Arayın


Web'de Gez Radyo Dinle